İslam alemi için takvim değişti. Hicri 1447 yılına girerken, Muharrem ayı kalplerimize yine derin bir sızıyla geldi. Bu ay, sadece yeni bir yılın başlangıcı değil; tarihin en ağır sınavlarından birinin, Kerbela’nın ayıdır.
Kur’an-ı Kerim’de özel olarak zikredilen dört haram aydan biri olan Muharrem; barışın, sükûnetin ve tefekkürün zamanıdır. Ne var ki Hicri 61 yılında, bu ayda yaşanan Kerbela faciası, insanlık hafızasında silinmeyecek izler bıraktı. Hz. Hüseyin ve 72 yoldaşı, zulme boyun eğmemek uğruna susuz bırakılıp şehit edildi. Bu, bir trajedi olmanın ötesinde; adaletin, direnişin ve vakarın simgesi haline geldi.
Muharrem ayı, sadece matem değil; vicdanın sesidir. Bu çağrının bugün de geçerliliği var. Adaletsizlik, zulüm, ayrımcılık hâlâ hayatın bir gerçeğiyse, Kerbela hâlâ sürüyor demektir. Ve her yeni Muharrem’de kendimize şu soruyu sormalıyız: Hüseyin’in yanında mıyız, yoksa susanlardan mı?
Peygamber Efendimiz’in "Allah’ın ayı" dediği bu mübarek zamanda, sadece oruçla değil; kalple, niyetle ve duruşla da temizlenmek gerekir. Çünkü Hüseyince yaşamak, mazlumun yanında olmak demektir. Çünkü Kerbela, sadece geçmiş değil; bir duruştur, bir yolculuktur, bir aynadır.
Yeni hicri yılın ve Muharrem ayının, tüm insanlığa barış, merhamet ve adalet getirmesini diliyorum. Rabbim, bizi Hüseyin gibi dik duranlardan eylesin.
Özer Şut
Haberci Çanakkale / Köşe Yazarı
Yorumlar
Kalan Karakter: